[] Sonra halka şu buyrukları vermemi söyledi: ‘Seir’de yaşayan kardeşlerinizin, Esavoğulları’nın ülkesinden geçeceksiniz. Sizden korkacaklar. Çok dikkatli davranın.
And command thou the people, saying, Ye are to pass through the coast of your brethren the children of Esau, which dwell in Seir; and they shall be afraid of you: take ye good heed unto yourselves therefore:
Onları savaşa kışkırtmayın. Size onların ülkesinden hiçbir toprak parçası, ayağınızı basacak bir yer bile vermeyeceğim. Çünkü Seir dağlık bölgesini mülk olarak Esav’a verdim.
Meddle not with them; for I will not give you of their land, no, not so much as a foot breadth; because I have given mount Seir unto Esau for a possession.
“Tanrınız RAB el attığınız her işte sizi kutsadı. Bu geniş çölde dolanıp durduğunuz sürece sizi korudu. Tanrınız RAB geçirdiğiniz bu kırk yıl boyunca sizlerleydi ve hiçbir eksiğiniz olmadı.
For the LORD thy God hath blessed thee in all the works of thy hand: he knoweth thy walking through this great wilderness: these forty years the LORD thy God hath been with thee; thou hast lacked nothing.
“Böylece Seir’de yaşayan kardeşlerimizin, Esavoğulları’nın yanından geçtik. Eylat ve Esyon-Gever’den Arava’ya giden yoldan saparak yolculuğumuzu Moav Çölü yolundan sürdürdük.
And when we passed by from our brethren the children of Esau, which dwelt in Seir, through the way of the plain from Elath, and from Ezion–gaber, we turned and passed by the way of the wilderness of Moab.
[] “RAB bana, ‘Moavlılar’a düşman gözüyle bakma, onları savaşa kışkırtma’ dedi, ‘Onların ülkesinden hiçbir toprak parçasını sana mülk olarak vermeyeceğim. Çünkü Ar Kenti’ni Lut soyuna verdim.’ ”
And the LORD said unto me, Distress not the Moabites, neither contend with them in battle: for I will not give thee of their land for a possession; because I have given Ar unto the children of Lot for a possession.
Daha önce Seir’de Horlular yaşardı. Esavoğulları orayı onların elinden aldı. İsrailliler’in RAB’bin mülk edinmek için kendilerine verdiği ülkede yaptıkları gibi, Esavoğulları da Horlular’ı yok edip yerlerine yerleştiler.–
The Horims also dwelt in Seir beforetime; but the children of Esau succeeded them, when they had destroyed them from before them, and dwelt in their stead; as Israel did unto the land of his possession, which the LORD gave unto them.
[] Kadeş-Barnea’dan yola çıkıp Zeret Vadisi’nden geçinceye dek otuz sekiz yıl yol aldık. RAB’bin içtiği ant uyarınca, İsrail halkından o kuşağın bütün savaşçıları yok olmuştu.
And the space in which we came from Kadesh–barnea, until we were come over the brook Zered, was thirty and eight years; until all the generation of the men of war were wasted out from among the host, as the LORD sware unto them.
[] Ammonlular’a yaklaştığında onlara düşman gözüyle bakma, onları savaşa kışkırtma. Çünkü mülk edinmen için Ammonlular’ın ülkesinden sana hiçbir toprak parçası vermeyeceğim. O ülkeyi mülk olarak Lut soyuna verdim.’ ”
And when thou comest nigh over against the children of Ammon, distress them not, nor meddle with them: for I will not give thee of the land of the children of Ammon any possession; because I have given it unto the children of Lot for a possession.
Zamzumlular Anaklılar kadar uzun boylu, güçlü ve kalabalıktılar. Ama RAB onları Ammonlular’ın önünde yok etti. Ammonlular Zamzumlular’ın topraklarını alıp yerlerine yerleştiler.
A people great, and many, and tall, as the Anakims; but the LORD destroyed them before them; and they succeeded them, and dwelt in their stead:
RAB Seir’de yaşayan Esavoğulları için de aynısını yapmış, Horlular’ı onların önünde yok etmişti. Esavoğulları Horlular’ın topraklarını almış, yerlerine yerleşmişlerdi. Bugün de orada yaşıyorlar.
As he did to the children of Esau, which dwelt in Seir, when he destroyed the Horims from before them; and they succeeded them, and dwelt in their stead even unto this day:
“ ‘Haydi kalkın! Arnon Vadisi’nden geçin! İşte Heşbon Kralı Amorlu Sihon’u ve ülkesini elinize teslim ettim. Ona saldırın ve ülkesini mülk edinmeye başlayın.
Rise ye up, take your journey, and pass over the river Arnon: behold, I have given into thine hand Sihon the Amorite, king of Heshbon, and his land: begin to possess it, and contend with him in battle.
Bugünden başlayarak göğün altındaki uluslara korkunuzu, dehşetinizi salacağım. Haberinizi duyunca korkuyla titreyecekler.’ ”
This day will I begin to put the dread of thee and the fear of thee upon the nations that are under the whole heaven, who shall hear report of thee, and shall tremble, and be in anguish because of thee.
Yiyeceğimizi, içeceğimizi para karşılığında bize vereceksin. Yeter ki ülkenden geçelim. Seir’de yaşayan Esavoğulları ile Ar Kenti’nde yaşayan Moavlılar sınırlarından geçmemize izin verdiler. Şeria Irmağı’ndan geçip Tanrımız RAB’bin bize vereceği ülkeye gitmemize sen de izin ver.’
Thou shalt sell me meat for money, that I may eat; and give me water for money, that I may drink: only I will pass through on my feet;
Yiyeceğimizi, içeceğimizi para karşılığında bize vereceksin. Yeter ki ülkenden geçelim. Seir’de yaşayan Esavoğulları ile Ar Kenti’nde yaşayan Moavlılar sınırlarından geçmemize izin verdiler. Şeria Irmağı’ndan geçip Tanrımız RAB’bin bize vereceği ülkeye gitmemize sen de izin ver.’
(As the children of Esau which dwell in Seir, and the Moabites which dwell in Ar, did unto me;) until I shall pass over Jordan into the land which the LORD our God giveth us.
Ne var ki, Heşbon Kralı Sihon ülkesinden geçmemize izin vermek istemedi. Tanrınız RAB, şimdi olduğu gibi, Sihon’u elinize teslim etmek için yüreğini duygusuzlaştırıp onu inatçı yaptı.
But Sihon king of Heshbon would not let us pass by him: for the LORD thy God hardened his spirit, and made his heart obstinate, that he might deliver him into thy hand, as appeareth this day.
Arnon Vadisi kıyısında Aroer’den ve vadideki kentten Gilat’a dek, ele geçirmediğimiz hiçbir kent kalmadı. Tanrımız RAB hepsini elimize teslim etti.
From Aroer, which is by the brink of the river of Arnon, and from the city that is by the river, even unto Gilead, there was not one city too strong for us: the LORD our God delivered all unto us:
Ama Tanrımız RAB’bin buyruğu uyarınca, Ammonlular’ın ülkesine –Yabbuk Irmağı kıyılarına, dağlık bölgedeki kentlere– yaklaşmadınız.”
Only unto the land of the children of Ammon thou camest not, nor unto any place of the river Jabbok, nor unto the cities in the mountains, nor unto whatsoever the LORD our God forbad us.