LORD, when thou wentest out of Seir, when thou marchedst out of the field of Edom, the earth trembled, and the heavens dropped, the clouds also dropped water.
[] Seir’den çıktığında, ya RAB,
Edom kırlarından geçtiğinde,
Yer sarsıldı, göklerden yağmur boşandı,
Evet, bulutlar yağmur yağdırdı.
They that are delivered from the noise of archers in the places of drawing water, there shall they rehearse the righteous acts of the LORD, even the righteous acts toward the inhabitants of his villages in Israel: then shall the people of the LORD go down to the gates.
Kuyu başındaki kalabalıklar
RAB’bin zaferlerini,
İsrail savaşçılarının zaferlerini anlatıyorlar.
Ardından RAB’bin halkı kent kapılarına
Akın etmeye başladı.
Out of Ephraim was there a root of them against Amalek; after thee, Benjamin, among thy people; out of Machir came down governors, and out of Zebulun they that handle the pen of the writer.
Amalek kökünden olanlar Efrayim’den geldi,
Benyaminliler de seni izleyenlerin arasındaydı.
Yöneticiler Makir’den,
Başbuğ asasını taşıyanlar Zevulun’dan geldi.
And the princes of Issachar were with Deborah; even Issachar, and also Barak: he was sent on foot into the valley. For the divisions of Reuben there were great thoughts of heart.
Debora’yla birlikteydi İssakar’ın beyleri.
Evet, İssakaroğulları da Barak’ın ardından
Hızla ovaya indi.
Ama Ruben oymağının bölükleri
Büyük bir kararsızlık içindeydi.
Curse ye Meroz, said the angel of the LORD, curse ye bitterly the inhabitants thereof; because they came not to the help of the LORD, to the help of the LORD against the mighty.
RAB’bin meleği, ‘Meroz Kenti’ni lanetleyin’ dedi,
‘Halkına lanetler yağdırın.
Çünkü RAB’bin yardımına,
Zorbalara karşı RAB’bin yardımına koşmadılar.’
She put her hand to the nail, and her right hand to the workmen's hammer; and with the hammer she smote Sisera, she smote off his head, when she had pierced and stricken through his temples.
Sol eline çadır kazığını,
Sağ eline işçi tokmağını aldı.
Vurdu, Sisera’nın başını ezdi.
Şakağına çaktı kazığı, deldi geçirdi.
The mother of Sisera looked out at a window, and cried through the lattice, Why is his chariot so long in coming? why tarry the wheels of his chariots?
Sisera’nın annesi parmaklıkların ardından,
Pencereden bakıp feryat etti:
‘Oğlumun savaş arabası
Neden bu kadar gecikti,
Nal sesleri neden duyulmuyor?’
Have they not sped? have they not divided the prey; to every man a damsel or two; to Sisera a prey of divers colours, a prey of divers colours of needlework, of divers colours of needlework on both sides, meet for the necks of them that take the spoil?
‘Ganimeti bulmuş, paylaşıyor olmalılar.
Her yiğide bir ya da iki kız,
Sisera’ya ganimet olarak rengarenk giysiler,
Evet, işlemeli, rengarenk giysiler.
Yağmacıların boyunları için
İki yanı işlemeli renkli giysiler,
Hepsi ganimet.’