Vay halime benim! Yazın meyve toplandıktan
Ve bağbozumundan artakalan üzümler alındıktan sonra
Tek bir salkım bulamayan adam gibiyim.
Canım turfanda inciri nasıl da çekiyor!
En iyileri çalı çırpıdan değersiz,
En dürüstleri dikenli çitten beterdir.
Ama peygamberlerinin uyardığı gibi,
Cezalandırılacakları gün geldi çattı.
Şaşkınlık içindeler şimdi.
Düşmanım da görecek ve utanç içinde kalacak.
O düşman ki,
“Hani Tanrın RAB nerede?” diye soruyordu bana.
Onun düşüşünü gözlerimle göreceğim.
Sokaktaki çamur gibi ayak altında çiğnenecek.
Halkımızdan olanlar o gün
Asur’dan Mısır’a,
Mısır’dan Fırat’a kadar uzanan topraklardan,
Denizler arasında, dağlar arasında kalan topraklardan sana gelecekler.
Ya RAB, mirasın olan
Ve Karmel’in ortasındaki ormanda ayrı yaşayan sürünü, halkını
Değneğinle güt.
Geçmişte olduğu gibi,
Başan’da ve Gilat’ta beslensinler.
Yılanlar gibi, sürüngenler gibi toprak yalayacak,
Titreyerek sığınaklarından çıkacaklar.
Ey Tanrımız RAB, dehşet içinde sana dönecek
Ve senden korkacaklar.
Senin gibi suçları silen,
Kendi halkından geride kalanların isyanlarını bağışlayan başka tanrı var mı?
Sonsuza dek öfkeli kalmazsın,
Çünkü merhametten hoşlanırsın.