Ey sizler, Yahuda halkı ve Yeruşalim’de yaşayanlar,
Kendinizi RAB’be adayın,
Bunu engelleyen her şeyi yüreğinizden uzaklaştırın.
Yoksa yaptığınız kötülüklerden ötürü
Öfkem ateş gibi yağacak,
Her şeyi yiyip bitirecek
Ve söndüren olmayacak.”
Aslan ininden çıktı,
Ulusları yok eden yola koyuldu.
Ülkenizi viran etmek için
Yerinden ayrıldı.
Kentleriniz yerle bir edilecek,
İçlerinde yaşayan kalmayacak.
O zaman bu halka ve Yeruşalim’e, “Çöldeki çıplak tepelerden halkıma doğru sıcak bir rüzgar esiyor, ama harman savurmak ya da ayırmak için değil” denecek,
Her kentin halkı,
Atlılarla okçuların gürültüsünden kaçıyor.
Kimi çalılıklara giriyor,
Kimi kayalıklara tırmanıyor.
Bütün kentler terk edildi,
Oralarda kimse yaşamıyor.
Ey sen, viran olmuş kent,
Kırmızı giysiler giymekle,
Altın süsler bezenmekle,
Gözüne sürme çekmekle ne elde edeceksin?
Kendini böyle güzelleştirmen boşuna.
Oynaşların seni küçümsüyor,
Canını almak istiyorlar.
Sancı çeken kadının haykırışını,
İlk çocuğunu doğuran kadının çektiği acıyı,
Ellerini uzatmış, soluğu kesilmiş Siyon kızının,
“Eyvah! Katillerin karşısında bayılıyorum”
Diye haykırdığını işitir gibi oldum.