‘Mısır’dan bizi çıkaran,
Çölde, çukurlarla dolu çorak toprakta,
Koyu karanlıkta kalan kurak toprakta,
Kimsenin geçmediği,
Kimsenin yaşamadığı toprakta
Bize yol gösteren RAB nerede?’ diye sormadılar.
Meyvesini, en iyi ürününü yiyesiniz diye
Sizi verimli bir ülkeye getirdim.
Oysa siz gelir gelmez ülkemi kirlettiniz,
Mülkümü iğrenç bir yere çevirdiniz.
Kâhinler, ‘RAB nerede?’ diye sormadılar,
Kutsal Yasa uzmanları beni tanımadılar,
Yöneticiler bana başkaldırdılar;
Peygamberler Baal adına peygamberlik edip
İşe yaramaz putların ardınca gittiler.
İsrail uşak mı?
Köle olarak mı doğdu?
Öyleyse neden gümbür gümbür kükreyen
Genç aslanlara av oldu?
Ülkeyi viraneye çevirdiler,
Kentler yerle bir edildi, kimsesiz bırakıldı!
İsrail uşak mı?
Köle olarak mı doğdu?
Öyleyse neden gümbür gümbür kükreyen
Genç aslanlara av oldu?
Ülkeyi viraneye çevirdiler,
Kentler yerle bir edildi, kimsesiz bırakıldı!
Seni kendi kötülüğün yola getirecek,
Dönekliğin seni paylayacak.
Tanrın RAB’bi bırakmanın,
Benden korkmamanın
Ne kadar kötü, ne kadar acı olduğunu gör de anla.”
Rab, Her Şeye Egemen RAB böyle diyor.
“Boyunduruğunu çok önce kırdın,
Bağlarını kopardın.
‘Kulluk etmeyeceğim’ dedin.
Gerçekten de her yüksek tepede,
Her bol yapraklı ağacın altında
Fahişe gibi yatıp kalktın.
“Öyleyken nasıl, ‘Ben kirlenmedim,
Baallar’ı izlemedim’ diyebilirsin?
Vadide nasıl davrandığına bak da
Ne yaptığını anla.
Sen orada burada dolaşan
Ayağı tez bir dişi devesin.
Onlar ağaca, ‘Babamsın’,
Taşa, ‘Bizi sen doğurdun’ derler.
Çünkü bana yüzlerini değil,
Sırtlarını çevirdiler.
Ama felakete uğrayınca,
‘Kalk da bizi kurtar’ diye yakarırlar.
Hani nerede kendiniz için yaptığınız ilahlar?
Felakete uğradığınızda kurtarabiliyorlarsa,
Kalkıp gelsinler.
Kentlerinin sayısı kadar
İlahların var, ey Yahuda halkı.”
“Ey siz, bu kuşağın çocukları,
RAB’bin sözünü anlayın!
Ben İsrail için bir çöl,
Kapkaranlık bir ülke mi oldum?
Öyleyse halkım neden, ‘Başımıza buyruğuz,
Artık sana dönmeyeceğiz’ diyor?