Davut, “Bir gün Saul’un eliyle yok olacağım” diye düşündü, “Benim için en iyisi hemen Filist topraklarına kaçmak. O zaman Saul İsrail’in her yanında beni aramaktan vazgeçer; ben de onun elinden kurtulmuş olurum.”
Davut Akiş’e, “Benden hoşnut kaldıysan, çevre kentlerden birinde bana bir yer versinler de orada oturayım” dedi, “Çünkü ben kulunun seninle birlikte kral kentinde yaşamasına gerek yok.”
Bu süre içinde Davut’la adamları gidip Geşurlular’a, Girizliler’e ve Amalekliler’e baskınlar yaptılar. Bunlar uzun zamandan beri Şur’a, hatta Mısır’a dek uzanan topraklarda yaşıyorlardı.
Davut bir bölgeye saldırdığında kadın erkek demez, kimseyi sağ bırakmazdı; yalnız davarları, sığırları, eşekleri, develeri ve giysileri alıp Akiş’e dönerdi.
Akiş, “Bugün nerelere baskın düzenlediniz?” diye sorardı. Davut da, “Yahuda’nın güneyine, Yerahmeelliler’in ve Kenliler’in güney bölgesine saldırdık” derdi.
Davut, kendisiyle Gat’a kimseyi götürmemek için kadın erkek kimseyi sağ bırakmazdı. Çünkü, “Gat’a gidip, ‘Davut şöyle yaptı, böyle yaptı’ diyerek bize karşı bilgi aktarmasınlar” diye düşünürdü. Davut, Filist topraklarında yaşadığı sürece bu yöntemi uyguladı.