Uşakların aracılığıyla Rab’bi aşağıladın.
Bir sürü savaş arabamla dağların tepesine,
Lübnan’ın doruklarına çıktım, dedin.
Yüksek sedir ağaçlarını, seçme çamlarını kestim,
Lübnan’ın en uzak tepelerine,
Gür ormanlarına ulaştım.
عَنْ يَدِ عَبِيدِكَ عَيَّرْتَ السَّيِّدَ، وَقُلْتَ: بِكَثْرَةِ مَرْكَبَاتِي قَدْ صَعِدْتُ إِلَى عُلُوِّ الْجِبَالِ، عِقَابِ لُبْنَانَ، فَأَقْطَعُ أَرْزَهُ الطَّوِيلَ وَأَفْضَلَ سَرْوِهِ، وَأَدْخُلُ أَقْصَى عُلُوِّهِ، وَعْرَ كَرْمَلِهِ.