Cîrmuitorul Irod a auzit vorbindu-se despre toate lucrurile săvîrşite de Isus, şi sta în cumpănă, neştiind ce să creadă. Căci unii ziceau că a înviat Ioan din morţi;
[] Bölgenin kralı Hirodes bütün bu olanları duyunca şaşkına döndü. Çünkü bazıları Yahya’nın ölümden dirildiğini, bazıları İlyas’ın göründüğünü, başkaları ise eski peygamberlerden birinin dirildiğini söylüyordu.
alţii ziceau că s'a arătat Ilie; şi alţii ziceau că a înviat vreun prooroc din cei din vechime.
[] Bölgenin kralı Hirodes bütün bu olanları duyunca şaşkına döndü. Çünkü bazıları Yahya’nın ölümden dirildiğini, bazıları İlyas’ın göründüğünü, başkaları ise eski peygamberlerden birinin dirildiğini söylüyordu.
Noroadele au priceput lucrul acesta, şi au mers după El. Isus le -a primit bine, le vorbea despre Împărăţia lui Dumnezeu, şi vindeca pe cei ce aveau trebuinţă de vindecare.
Bunu öğrenen halk O’nun ardından gitti. İsa onları ilgiyle karşıladı, kendilerine Tanrı’nın Egemenliği’nden söz etti ve şifaya ihtiyacı olanları iyileştirdi.
Fiindcă ziua se pleca spre seară, cei doisprezece s'au apropiat, şi I-au zis: ,,Dă drumul noroadelor, ca să se ducă în satele şi cătunele de primprejur să găzduiască şi să-şi caute de ale mîncării; pentrucă aici sîntem într'un loc pustiu.``
Günbatımına doğru Onikiler gelip O’na, “Halkı salıver de çevredeki köylere ve çiftliklere gidip kendilerine barınak ve yiyecek bulsunlar. Çünkü ıssız bir yerdeyiz” dediler.
Isus le -a zis: ,,Daţi-le voi să mănînce!`` Dar ei au răspuns: ,,N'avem decît cinci pîni şi doi peşti; afară numai dacă ne vom duce noi înşine să cumpărăm merinde pentru tot norodul acesta.``
İsa, “Onlara siz yiyecek verin” dedi. “Beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz yok” dediler. “Yoksa bunca halk için yiyecek almaya biz mi gidelim?”
Isus a luat cele cinci pîni şi cei doi peşti, Şi -a ridicat ochii spre cer, şi le -a binecuvîntat. Apoi le -a frînt, şi le -a dat ucenicilor să le împartă norodului.
İsa, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra bunları böldü ve halka dağıtmaları için öğrencilerine verdi.
Apoi a adăugat că Fiul omului trebuie să pătimească multe, să fie tăgăduit de bătrîni, de preoţii cei mai de seamă şi de cărturari, să fie omorît, şi a treia zi să învieze.
İnsanoğlu’nun çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerince reddedilmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini söyledi.
Căci de oricine se va ruşina de Mine şi de cuvintele Mele, se va ruşina şi Fiul omului de el, cînd va veni în slava Sa şi a Tatălui şi a sfinţilor îngeri.
Kim benden ve benim sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da kendisinin, Babası’nın ve kutsal meleklerin görkemi içinde geldiğinde o kişiden utanacaktır.
Şi iatăcă stăteau de vorbă cu El doi bărbaţi: erau Moise şi Ilie,
O anda görkem içinde beliren iki kişi İsa’yla konuşmaya başladılar. Bunlar Musa ile İlyas’tı. İsa’nın yakında Yeruşalim’de gerçekleşecek olan ayrılışını konuşuyorlardı.
cari se arătaseră în slavă, şi vorbeau despre sfîrşitul Lui, pe care avea să -l aibă în Ierusalim.
O anda görkem içinde beliren iki kişi İsa’yla konuşmaya başladılar. Bunlar Musa ile İlyas’tı. İsa’nın yakında Yeruşalim’de gerçekleşecek olan ayrılışını konuşuyorlardı.
Petru şi tovarăşii lui erau îngreuiaţi de somn; dar, cînd s'au deşteptat bine, au văzut slava lui Isus, şi pe cei doi bărbaţi cari stăteau împreună cu El.
Petrus ile yanındakilerin üzerine uyku çökmüştü. Ama uykuları iyice dağılınca İsa’nın görkemini ve yanında duran iki kişiyi gördüler.
În clipa cînd se despărţeau bărbaţii aceştia de Isus, Petru a zis lui Isus: ,,Învăţătorule, este bine să fim aici; să facem trei colibe: una pentru Tine, una pentru Moise şi una pentru Ilie.`` Nu ştia ce spune.
Bunlar İsa’nın yanından ayrılırken Petrus İsa’ya, “Efendimiz” dedi, “Burada bulunmamız ne iyi oldu! Üç çardak kuralım: Biri sana, biri Musa’ya, biri de İlyas’a.” Aslında ne söylediğinin farkında değildi.
Îl apucă un duh, şi deodată răcneşte; şi duhul îl scutură cu putere, aşa că băiatul face spumă la gură, şi cu anevoie se duce duhul dela el, după ce l -a stropşit de tot.
Bir ruh onu yakalıyor, o da birdenbire çığlık atıyor. Ruh onu, ağzından köpükler gelene dek şiddetle sarsıyor. Bedenini yara bere içinde bırakarak güçbela ayrılıyor.
Pe cînd venea băiatul, dracul l -a trîntit la pămînt, şi l -a scuturat cu putere. Dar Isus a certat duhul necurat, a vindecat pe băiat, şi l -a dat înapoi tatălui său.
Çocuk daha İsa’ya yaklaşırken cin onu yere vurup şiddetle sarstı. Ama İsa kötü ruhu azarladı, çocuğu iyileştirerek babasına geri verdi.
Herkes Tanrı’nın büyük gücüne şaşıp kaldı. Herkes İsa’nın bütün yaptıkları karşısında hayret içindeyken, İsa öğrencilerine, “Şu sözlerime iyice kulak verin” dedi. “İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek.”
,,Voi ascultaţi bine ce vă spun: Fiul omului va fi dat în mînile oamenilor!``
Herkes Tanrı’nın büyük gücüne şaşıp kaldı. Herkes İsa’nın bütün yaptıkları karşısında hayret içindeyken, İsa öğrencilerine, “Şu sözlerime iyice kulak verin” dedi. “İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek.”
Isus le -a cunoscut gîndul inimii, a luat un copilaş, l -a pus lîngă El,
Akıllarından geçeni bilen İsa, küçük bir çocuğu tutup yanına çekti ve onlara şöyle dedi: “Bu çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur. Aranızda en küçük kim ise, işte en büyük odur.”
şi le -a zis: ,,Oricine primeşte pe acest copilaş, în Numele Meu, pe Mine Mă primeşte; şi oricine Mă primeşte pe Mine, primeşte pe Cel ce M'a trimes pe Mine. Fiindcă cine este cel mai mic între voi toţi, acela este mare.``
Akıllarından geçeni bilen İsa, küçük bir çocuğu tutup yanına çekti ve onlara şöyle dedi: “Bu çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur. Aranızda en küçük kim ise, işte en büyük odur.”
Ucenicii Săi, Iacov şi Ioan, cînd au văzut lucrul acesta, au zis: ,,Doamne, vrei să poruncim să se pogoare foc din cer şi să -i mistuie, cum a făcut Ilie?``
Öğrencilerden Yakup’la Yuhanna bunu görünce, “Rab, bunları yok etmek için bir buyrukla gökten ateş yağdırmamızı ister misin?” dediler.