Ovako govori Jahve, Bog, koji stvori i razastrije nebesa, koji rasprostrije zemlju i njeno raslinje, koji dade dah narodima na njoj i dah bićima što njome hode.
[] Gökleri yaratıp geren,
Yeryüzünü ve ürününü seren,
Dünyadaki insanlara soluk,
Orada yaşayanlara ruh veren RAB Tanrı diyor ki,
Pjevajte Jahvi pjesmu novu, i s kraja zemlje hvalu njegovu, neka ga slavi more sa svim što je u njem, otoci i njihovi žitelji!
Ey denizlere açılanlar ve denizlerdeki her şey,
Kıyılar ve kıyı halkları,
RAB’be yeni bir ilahi söyleyin,
Dünyanın dört bucağından O’nu ezgilerle övün.
Vodit ću slijepce po cestama, uputit' ih putovima. Pred njima ću tamu u svjetlost obratit', a neravno tlo u ravno. To ću učiniti i neću propustiti.
Körlere bilmedikleri yolda rehberlik edeceğim,
Onlara kılavuz olacağım bilmedikleri yollarda,
Karanlığı önlerinde ışığa,
Engebeleri düzlüğe çevireceğim.
Yerine getireceğim sözler bunlardır.
Onlardan geri dönmem.
A narod je ovaj opljačkan i oplijenjen, mladići mu stavljeni u klade, vrgnuti u zatvore. Plijene ih, a nikoga da ih izbavi; robe ih, a nitko da kaže: "Vrati!"
Ama bu yağmalanmış, soyulmuş bir halktır.
Hepsi deliklere, cezaevlerine kapatılmışlardır.
Yağmalanmak için varlar, kurtaran yok.
Soyulmak içinler, “Geri verin” diyen yok.
Tko je pljačkašu izručio Jakova i otimačima Izraela? Nije li Jahve, protiv koga smo griješili, čijim putima ne htjedosmo hoditi, čiji Zakon nismo slušali?
Yakup soyunun soyulmasına,
İsrail’in yağmalanmasına kim olur verdi?
Kendisine karşı günah işlediğimiz RAB değil mi?
Çünkü O’nun yolunda yürümek istemediler,
Yasasına kulak asmadılar.
Zato izli na Izraela žarki gnjev svoj i strahote ratne: plamen ga okruži odasvud, al' on ni to nije shvatio; sažeže ga, al' on ni to k srcu ne uze.
Bu yüzden kızgın öfkesini,
Savaşın şiddetini üzerlerine yağdırdı.
Ama ateş çemberi içinde olduklarını farketmediler,
Aldırmadılar kendilerini yakıp bitiren ateşe.